Uluslararası İş Birliği Platformu tarafından, TİM ev sahipliğinde düzenlenen 6. Boğaziçi Zirvesi, bu sene 9-11 Aralık tarihlerinde düzenleniyor. 80 ülkenin siyaset ve iş dünyasının önde gelen isimlerini tek çatı altında toplayan Zirve, “Daha Az Yoksulluk, Daha Fazla Refah” temasıyla gerçekleştiriliyor. Orta Doğu, Kuzey Afrika, Türk Cumhuriyetleri, Asya, Avrupa, Amerika ve Balkan ülkelerinin tanınmış siyasetçileri küresel refahı taban seviyesinde büyütmek için görüşlerini 6. Boğaziçi Zirvesi’nde ortaya koydular.
6. Boğaziçi Zirvesi’nde ele alınan, refah seviyesini artırmada önemli rol oynayan sektörlerden biri de inşaat oldu. Katılımcılar “Uluslararası Müteahitlik Paneli”nde sektörün refaha ulaşmadaki öneminden bahsetti.
Türkiye’nin gerçekleştireceği işbirliklerine katkı sağlamak amacıyla, Uluslararası İş Birliği Platformu tarafından bu yıl 6.sı düzenlen Boğaziçi Zirvesi’nde ele alınan önemli konulardan biri de inşaat sektörünün ülkelerin kalkınmasındaki rolü oldu. Zirve kapsamında düzenlenen “Uluslararası Müteahitlik Paneli”nde TUSİAD Uluslararası Koordinatörü Bahadır Kaleağası moderatörlüğünde, EMAAR CEO’su Ozan Balaban, STFA İnşaat Grubu Başkanı Mustafa Karakuş, Al Rawda Başkanı Dr. Mashoor Ali Al Madodi, Uluslararası Müteahitler Birlikleri Konfederasyonu Başkanı Emre Aykar, Ağaoğlu Şirketler Grubu İcra Kurulu Üyesi Burak Kutluğ ve Uluslararası Tahkim Hukukçusu, Kabine Hukuk Ortağı Ural Aküzüm’ün katılımıyla, küresel ve sürdürülebilir büyüme adına, alt yapı yatırımlarının rolü ve finansmanı tartışıldı.
Panel konuşmacılarından Uluslararası Müteahitler Birlikleri Konfederasyonu Başkanı Emre Aykar, Türk müteahhitlerinin 70’li yıllardan beri dünyanın birçok bölgesinde çalıştıklarını belirtti. Akyar sözlerine şöyle devam etti: “Özellikle 2000’li yıllarda yaşanan ekonomik krizden sonra Türk firmaları hayatta kalabilmek için yoğun bir şekilde yurtdışına açıldılar. Türk müteahhitler artık dünyanın her bölgesinde her yıl 25 milyar dolar değerinde yeni proje sözleşmelerine imza atıyorlar”. İklim değişikliği konusuna da dikkat çeken Aykar, “İnşaat ve çevre-iklim konuları birbiriyle oldukça bağlantılı kavramlar. Eğer mevcut durumda herhangi bir önlem alınmazsa 2050 yılı için öngörülen sera gazı salınımı miktarı günümüzdeki değerlerin iki katına çıkacak” dedi.
EMAAR CEO’su Ozan Balaban ise şöyle dedi: “Türk şirketleri karar alma anlamında her coğrafyaya uygun iş yapabilecek esneklik ve dinamizme sahip. Aynı zamanda kendi bilgi birikimini ve uzman insan kaynağını diğer projelere de taşıyabiliyorlar. Fakat Türk şirketleri genellikle patron şirketi olduklarından kâr beklentileri de yüksek oluyor. Bu yaklaşım da sektöre ve şirketlere ayrı bir dinamizm getiriyor. Sektör olarak tüm dünyada imzaladığımız yıllık 25 milyar dolarlık sözleşme bedellerini 100 milyar dolar seviyesine taşımalıyız”
Ağaoğlu Şirketler Grubu İcra Kurulu Üyesi Burak Kutluğ: “Eskiden bir tasarruf ekonomisi olan Türkiye, bugün bu tasarruflarına devam ederken aynı zamanda yatırıma da çevirmeye başladı. Aynı zamanda Türkiye genç nüfusa sahip bir ülke. Bu genç nüfus var olmaya devam ettikçe bu büyüme ve yatırımlar da devam edecek. Bunun yanında kişi başına düşen eğitim, ulaşım, sağlık, internet hizmetine erişim ve kullanım gibi konularda hala gelişmiş ülkelerin gerisindeyiz. 10 senelik hedeflere bakıldığında Türkiye için yaklaşık 300 milyar dolarlık bir altyapı yatırımı ihtiyacından bahsediliyor. Hükümetin açıkladığı dönüşüm hedeflerini yakalamak için ülkemizin lider sektörü olan inşaat ve müteahhitlik üzerinden hızlıca aksiyon alınmalı ve bu dönüşümler sağlanmalı” dedi.
STFA İnşaat Grubu Başkanı Mustafa Karakuş ise yaptı konuşmada inşaat sektöründe inovasyon konusunun önemine değindi. İnşaat sektöründe kullanılan ve yenilik getiren her uygulamayı inovasyon olarak değerlendirdiklerini belirten Karakuş, “Hiç insan eli değmeden konut yapabileceğimiz teknolojiler çok yakın zamanda hizmetimizde olacak. Bugün bile deniz altında 1500 2000 metrede maden araması yapılıyor. Akaryakıt boruları ve optik kablolar döşeniyor. Bu yeni teknolojiler sayesinde deniz altında operatörsüz çalışabilecek ve karada kullanılanlarla aynı hassaslıktaki donanımlar üretilebilecek. Aynı zamanda “Drone” teknolojisi inşaat sektörünü baştan aşağı değiştirecek. Nanoteknolojiler ve robotik uygulamalarla inşaat sektöründe çok değişik uygulamalar olacak” şeklinde konuştu.